İnsanlar üzerinde yapay veya doğal olarak gerçekleşebilen bu durumun gözlemlenmesindeki amaç genel olarak insanların doğuştan dil bilgisine sahip olup olmadıklarını öğrenmek ve sahiplerse bu dil bilgisinin ne olduğu hakkında fikir edinmektir. Geçmişte yapay olarak gerçekleşen bazı örnekleri olsa da etik ve yapılması kolay olmadığı için elle tutulur çok fazla örneği bulunmamaktadır. Bu deneylerdeki en önemli ayrıntı dilsel izole edilen bebek veya çocukların tek başına olup olmadığıdır. İstemsiz bir şekilde gerçekleşen örneklerden yapılan çıkarım tek başına izole bırakılan bebeklerin herhangi bir dil geliştirmeyeceğidir. Birden fazla bebeğin izole olması durumundaysa dil geliştirebildikleri gözlemlenmiştir. Benzer olarak aynı bakım evinde toplanan sağır çocukların ortak bir işaret dili geliştirdikleri de gözlenmiştir. Fakat sağır olmayanların ne tarz bir sözlü dil geliştirdiği ile ilgili pek elle tutulur veri bulunmamaktadır.
İlk iki deneyin tamamen rivayet olması ve sonuçlara dair net bir bilgi bulunmamasından ve Ekber Şah deneyinde de çocuklara işaret dili öğretilmesinden dolayı beraber izole bırakılan bebeklerin nasıl bir dil geliştirdiklerine dair elimize ulaşan bir bilgi bulunmamaktadır. Sadece bu deneyler üzerinden bazı ihtimaller speküle edilebilir. Örneğin İskoç kralı tarafından yaptırıldığı iddaa edilen deney çok ciddi soru işaretlerine sebep olmaktadır. Çünkü farklı kaynaklarda atıf yapılan ve tarihte eşi benzeri rastlanmayan bir deneyin değil sonucu, yapılması ile ilgili bile hiçbir yazılı kayıt bulunmamaktadır. Her ne kadar bu durum deneyin tamamen söylenti olmasına işaret etse de hem böyle bir söylenti olması durumunda söylenti ile beraber sonucunun da olmaması ihtimalinin hem de böyle kompleks ve tarihte örneği bile pek bulunmayan bir söylentinin uydurulması ihtimalinin çok düşük olmasından ötürü istatistiksel olarak bu deneyin sonuç vermiş olma ihtimali ve bu sonucunun İskoç kralının pek hoşuna gitmemiş olma ihtimali diğer her türlü olasılıkla karşılaştırılamayacak derecede yüksektir. Bu durumda da yapılabilecek çıkarım bu deneyin sonucunun İbranice/Aramice ve İskoçca (ve muhtemelen diğer bir çok Avrupa dili.) olmadığıdır. Yıllar süren bu deneyin kayıtlara yansımaması mümkün değildir fakat tabi ki farklı sebeplerden ötürü kayıtlar kaybolmuş da olabilir. Ama bu durumda bile deneyin sadece söylenti olarak ortada dolaşması mümkün değildir. Sonuç olarak ya deney hiç yapılmamıştır. Ya da daha yüksek ihtimalle deneyin sonucunda Kralın hoşuna gitmeyen bir dil konuşulmuştur. Deneye farklı kaynaklarda atıf yapılması ve atıf yapılırken bu deneyin aktarılış şeklinden zaten o dönemde az çok biliniyor algısı oluşmasından dolayı uydurma olma ihtimali çok düşüktür. (Fakat bunun daha incelenmesi gerekiyor.)
Babür hükümdarı tarafından yaptırılan deneyin aşırı ilgi çektiği aşikardır. Bu durum Yunan kaynaklarda sözü geçen rivayetin kasıtlı olarak bugün ulaşılamaz hale getirilmesi ve İskoçyada yapılan deneyin de gizlenmesi ihtimalini güçlendirmektedir. Daha da ötesi konuyla alakalı 19. yy'ın sonlarında dönemin saygın dil bilimcilerinden kabul edilen Muller tarafından yayınlanan bir kaynakta böyle deneylerin saçmalık ve etik olmadığı ve üstelik konuyla ilgili mevcut deneylerin çok yetersiz olduğu ve çıkarımların isabetli olamayacağı bunların boş iş olduğu yazmaktadır. (Zaten o tarihten sonra etik sebeplerden ötürü yeni bir deney yapılma ihtimali sıfıra yakın yani bu sözlerin kasıtsız olma ihtimali çok düşük.) Fakat günümüzde batılı kaynaklarda sürekli bahsi geçen ama kendisi bir türlü geçmeyen bu deneylere dair neredeyse hiçbir bilgi bulunamamaktadır. Muller Hint dilleri üzerine uzmanlaşmasına rağmen Hint tarihinin önemli bir parçası olan Ekber Şahın yaptırdığı deneyden bu konu bağlamında hiç bahsetmemektedir. (İstatistiksel olarak çok anormal bir durum. Özellikle bir dil bilimci olarak yapılan dil deneylerini boş iş olarak yorumlaması akıllara durgunluk vermektedir.). Muller kapsamlı bir Turan dil ailesi tanımlayarak bu fikri savunmuştur. O dönemde pek kabul edilen bir fikir değildir. Her ne kadar enteresan gözükse de kendisi genel olarak tüm dünya dillerini sınıflandırmaya çalışmış. Muller Deizm benzeri bir görüş benimsemesinden dolayı çok fazla tepki çekmiştir. Genel olarak açık fikirli bir insan izlenimi vermektedir. Darwin'e karşı dillerin Tanrı kaynaklı olduğunu savunmuş ve genetikten ziyade kültürel olarak aktarıldığı fikrini benimsemiştir. Mullerin Ekber deneyine değinmemesi rivayetlerin çelişmesi gibi sebeplerden ötürü elle tutulur bir veri olmamasına dayanabilir. Dil deneylerini saçma bulması enteresan bir durumdur kendisi dili Tanrı kaynaklı görmekle beraber izole bırakılan çocukların kendi aralarında bir dil geliştirmesine ihtimal vermemektedir. Ama yine de sesler ile anlam arasında bağlantı olabileceğini değerlendirir. Dilin kendisini Kutsal bir olgu olarak değerlendirir. Zaman içerisinde fikirleri değişiklik göstermiş olabilir.
Bu makaledeki dil deneyleri ile ilgili çoğu bilgi Robin N Campbell ve Robert Grieve tarafından yapılan bu yayından edinilmiş veya teyit edilmiştir. İstatistiksel önermeler dışında kaynak neredeyse tamamıyla bu yayındır. Zaten konuyla ilgili doğru düzgün ve kapsamlı tek yayın bu olabilir. Yayında İskoç krallığına ait tarihi kayıtların ve dönemin yazılı kaynaklarının kapsamlı bir şekilde incelendiği belirtilmektedir. Yayında genel olarak çok kapsamlı bir tarama yapıldığı da zaten vurgulanmaktadır.