Dilleri evrimi bakımından sınıflandırmış ve bükümlü dillerin eklemeli dillerin zamanla yozlaşmasıyla oluştuğunu düşünmüştür. Yani Aryan dilleri olarak sınıflandırdığı dillerin aslında Turan dilleri olarak sınıflandırdığı dillere benzeyen ata dillerden evrildiğini düşünmüştür. Eklemeli dilleri bir dilin evrimi sonucunda geldiği ideal nokta olarak görürken, bükümlü dillerin bu aşamadan yozlaşarak evrildiğini düşünmüştür. Türkçe gibi dillerin yapısını, dillerin gelebileceği en mükemmel seviye olarak nitelendirmiştir.
Eklemeli dilden bükümlü dile geçiş sürecini göçebe kültürden yerleşikleşme ve devletleşmeye geçişle açıklamıştır. Aryan dillerinin toplumsal gelişmişlik sürecinin en ileri seviyeye gelmesi sonucunda ortaya çıktığını düşünmüştür. O dönemde Aryan dillerinin üstünlüğü fikri yaygın ve kabul görmekteydi. Fakat kendisi ilerleyen zamanlarda çok da tepki çekmemeye çalışarak etklemeli dillerin dil yapısı bakımından üstünlüğünü ortaya koyan fikirlerini beyan etmiştir. Turan dillerindeki düzenliliğin aslında toplumsal olarak kurumsallaşma ve kültürel birikim oluşturamamaya bağlamıştır. Aryan ve semitic dillerdeki düzensizliği derin kültürel birikim sonucunda zamanla oluşan kalıplaşmalara bağlamıştır. Turan dillerinde jenerasyonlarca aktarılan bir kültürel birikim olmaması ve iletişimin daha az yoğun kullanan toplumlar tarafından kullanılmasından dolayı pratik sebeplerden ötürü dilin hep basitleşmiş olabileceğini hem de basitliğini koruduğunu düşünmüştür.
Turan dil ailesini de oluşturan kendisidir. Tüm dünya dillerini karşılaştırmalı olarak incemesi sonucunda bu sınıflandırmaları yapmıştır.
Aryan dillerindeki bükümlü yapının toplumsal gelişmişlikle bağlantılı olduğu fikrini savunsa da pratik yönlerden Turan dillerinin üstünlüğünü savunmuştur. Savunduğu fikirlerin dikkate alınması için stratejik olarak böyle bir tavır takınmış olabilir fakat Turan dilleri ile ilgili yaptığı sınıflandırma bile kabul görmezken Aryan dilleri ve kültürü ile ilgili söyledikleri Avrupadaki Irkçı çevrelerce çok büyük ilgi çekmiştir. Kendisi Aryan kültürü ile ilgili fikirlerinin ırkçı akımlar tarafından kullanılmasına da tepki göstermiştir.
Fikirleri doğal olarak zaman içerisinde değişiklik gösterdiği için hayatının sonlarına doğru nihai fikirleri araştırılmalıdır. O kadar ki Turan dillerindeki düzenliliği monotonluk olarak yorumlamış ve Aryan dillerindeki bozuklukları ancak kültürel birikim ile aktarılabilecek gelişmişlik işaretleri olarak yorumlamıştır. Tespitlerini kendi yorumlarıyla gizlemediği için iyi niyetli ve büyük ihtimalle dönemin atmosferinden dolayı yapılan yorumlar olduğu açıktır. Açık ve net bir şekilde bükümlü dillerdeki düzensizlik, kaynaşmışlık ve kalıplaşmışlığı, toplumsal gelişmişlikle ilişkilendirmiş. Eklemeli dillerdeki şeffaflık, düzenlilik ve esnekliği ise tarihsel olarak dikiş tutturamayan göçebe toplumlarla ilişkilendirmiştir.
Siyasi sebeplerden ötürü bir çok fikri görmezden gelinmiştir. Çeşitli fikirleri farklı siyasi gruplar tarafından tepkiyle karşılanmıştır.
Türkçenin gramerini okumak onu öğrenme gibi bir isteğiniz olmasa bile gerçek bir zevktir. Sayısız dilbilgisel formun ortaya çıkarılmasındaki ustaca yöntem, hâl sistemi ve fiil çekimi boyunca hüküm süren düzenlilik, tüm yapının şeffaflığı ve anlaşılabilirliği — dili ortaya koyan insan zihninin bu harikulade gücüne duyarlılığı olan herkesi etkilemelidir.
The Languages of the Seat of War in the East (1855) – Max Müller [1]
İlkel devirlerde insanların soyut kavramlara, cinsiyet ve insansı benzetmeler atadığını ve bu durumun ilerleyen zamanlarda bir takım doğal fenomenlerin insansılaştırılmasına ve mitlerin oluşmasına yol açtığını düşünmüştür. Yaygın Hristiyanlık görüşündeki üçleme için de bu şekilde bir evrim söz konusu olduğunu düşünmüştür.
It is useless to inquire whether infants, left to themselves, would invent a language. It would be impossible, unnatural and illegal to try to experiment, and without repeated experiments, the assertion of those who believe and those who disbelieve the possibility of children inventing a language of their own are equally valueless!’ (1861, p. 480) [2]
İzole bırakılan bebeklerin dil geliştirebileceklerini sorgulamak gereksiz. Bu yapay ve ahlaksız, mümkünatsız deneylerin tekrarları olmaksızın çocukların kendi dillerini geliştirebilecekleri veya aksi yönde yapılan çıkarımlar anlamsızdır.
Kendisi dilsel izolasyon deneyleri hakkında bu ifadeleri kullanmakla beraber bir Hint tarihi uzmanı olarak Ekber Şahın yaptırdığı dil deneyi hakkında doğrudan bir yorum yapmamıştır. Bir tarihçi olarak tarihi ve tekrarlanamayacak olayların tekrarına ihtiyaç duyulmasından dolayı halihazırdaki örnekleri anlamsız olarak nitelendirmesi dilsel izolasyon deneyleri ile ilgili literatürdeki en kapsamlı yayını yapan akademisyenlerce şaşkınlıkla karşılanmıştır. [2]
1. Ahearn, Scott. 2023. Europe and the Turkish Language Reform
2. Royal Investigations of the Origin of Language; Robert Grieve, Robin N Campbell (10.1075/hl.9.1-2.04cam)