Ra(ğ) - Rı(ğ) - Ru(ğ)
Doğru, Tanrı, Ağrı, Sanrı, Sonra, Rağmen, Rağıp(Rab)
Ona rağmen.
Ondan sonra.
İrlandaca ve İspanyolca gibi bazı dillerde aşırı anlamında ön ek olarak kullanılabilmekle beraber yaygın kullanımı çoğu Avrupa dilinde (“re-”) ön ek olarak "yeniden" anlamındadır. Bu kullanımı yeniden yaratılış bağlamında eski kutsal kitaplarda kullanımından dolayı olabilir ya da aşırı/fazla anlamından dolayı yeniden/tekrar anlamı evrilmiş olabilir. ( Yapılan bir eylemin fazlasının istenmesi durumunda tekrar edilmesi için kullanıldığı için olabilir. Mesela "daha fazla" veya “tekrar” kelimeleri geçişli olarak bir şeyin daha fazla yapılması veya verilmesi istenirken söylenebilir. Örneğin ham madde/kaynak anlamındaki İngilizce “resource” kelimesi enteresandır.) Örneğin Arapça “rekat” kelimesi de benzerlik göstermektedir. "kat" zaten Arapçada Türkçe ile aynı anlama gelmektedir. Zaten "tekrar" kelimesi de Arapçadır. Kuranda sadece eğilmek anlamı verilen ruku kelimesi geçiyor. Aynı kelime farklı çekimlerde "Raki" şeklinde de okunuyor. (Rüku kelimesinin halihazırda doğru okunduğunu veya doğru anlam verildiğini iddia etmiyoruz.)
Eski Mısırcada farklı bağlamlarda aşkınlık için kullanıldığı için büyük ihtimalle daha sonra direkt Tanrı olarak anlaşılmış olabilir.
Arapçada Rab, Rahman ve Rahim gibi kullanımları bulunmaktadır. Rahman, herkesten; Rahim ise benden aşkın gibi bir anlama gelebilir.
Mısırcadaki kullanımının bu ekin Türkçede çok kullanıldığı Tanrı kelimesindeki Tan ile ilişkisi enteresandır. Tan kelimesi güneşin doğduğu yer için de kullanılır ve Mısırcada da "Ra" tanrısı güneş ile sembolize edilmektedir. Türkçe bir çok uygarlıkta benzeri bulunan bu güneşle ile alakalı yanlış anlaşılmayı açıklamaktadır. Zaten Avrupa dillerinde de Tan kelimesi güneş, ışık ve ateşle alakalı olarak kullannılmakta. Mesela İngilizcede güneşlenmek ve bronzlaşmak anlamlarında kullanılmaktadır. Türkçe bu kelimelerin kaynağını açıklıyor. "Tan" zaten çıkış noktası gibi bir anlama geliyor. İngilizce de karşılaştırma için kullanılan “Than” kelimesi de bulunmakta. Başka dillerde de bulunmaktadır.
Rum/Roma; Roma imparatorluğu; Ma: eskiden ilahlara verilen isim. Mısırda ve bir çok eski uygarlıkta ilah isimleri genelde M ile başlar. Yine İngilizcedeki Mother, made, matter gibi kaynak ile alakalı sözcüklerin başında sıkça bulunmaktadır. Arapça'da da “Min” kökü yaklaşık olarak Türkçe -Den ekine karşılık gelmektedir. Türkçede ise M birinci şahıs ekidir. İngilizcede de "My", "Me", “Mine”, “Men”... gibi kelimeler bulunmaktadır. Eski Mısırda "Amun ra", büyük ihtimalle her şeyden üstün anlamında kullanılmaktaydı. A: belirsizlik ön eki (bu durumda her şey), mon: Arapçadaki gibi kaynak belirten kök veya ingilizcedeki “man” kelimesi gibi , Ra da Türkçedeki gibi üstünlük benzeri bir anlama sahiptir. Yani “Amun Ra”, büyük ihtimalle, herkesten (belki de her şeyden) üstün anlamında kullanılıyordu. İngilizcede “among” kelimesi günümüzde aynen bu tamlamadaki anlamıyla kullanılmaktadır. Amin kelimesi de bu bağlamdan kalmış olabilir. Artık bu Hintlilerin ineğe tapması gibi bir şey sonucunda olan bir şey mi neden “M” harfi tanrı ya da kaynak anlamı ile bu kadar eşleşik anlamak mümkün değil. Ama hem Kuranda hem de Tevrat'ta halihazırda herkes tarafından anlaşılan şekliyle Yahudilerin, Musa bir süreliğine gittikten sonra buzağıya tapması konu almaktadır.
Onlara, böğürmesi olan bir buzağı heykeli ortaya çıkardı. Dediler ki, "Bu sizin de tanrınız, Musa'nın da tanrısıdır, fakat o unuttu". (Kuran 20:88,Çeviri: Süleyman Ateş)
Böğürenin heykel olması sanki çeviri hatası olabilir gibi ama.
Bu genel olarak Kuran ve Tevratın okunuşu ve anlaşılmasıyla ile bir soruna işaret etmektedir çünkü çok fazla ve çoğu önemli kelime M harfiyle başlamakta ve Türkçe “-Tan ekinin” karşılığı olarak “Min” bulunmaktadır. Daha doğrusu bu şekilde okunmakta. Çok önemli edatların bir çoğu direkt olarak "M" harfine karşılık gelmektedir. Zaten bu kadar farklı anlama gelebilmesi de anormal. O kadar ki hem olumsuzluk hem soru edatı Me harfiyle oluşmaktadır. Olumsuzluk ve soru anlamına gelen aynı kelime su anlamına bile gelebilmekte. Özellikle yer isimlerinin başına çok geldiği için yer ismi türetmeyle ilişkilendirilmektedir. Hatta “لا” harfine verilen "Lam elif" ismi bile aslında şekil olarak öküz kafasını andırdığı için büyük ihtimalle sıkça yanlış okunmasından dolayı “Ma olmayan harf” anlamında verilen bir isimdir. Hatta ve hatta Lam-elif harfi bazı mushaflarda sıkça yanlış yazılmıştır. (Bunun dışında yazım hatası mushaflarda yok denecek kadar azdır.) Bu lam-elif olayında devreler biraz yanıyor tabi çünkü belki "Lam" eskiden şu anki anlamda değildi. Belki de lam-elif “m” şeklinde okunuyor. Artık bu “M” harfi nasıl bir alışkanlık haline geldiyse tam olarak unutulamamış ve Peygamberin vefatından sonra savaşların da sonucunda okuma yazma bilenlerin de ölmesiyle tekrar hortlamış gibi gözüküyor. Yok deve. Yok dana. (Türkçedeki “dana” kelimesi de enteresan. Türkçe tan kökünden türüyor gibi gözüküyor teknik olarak. Tabi bu sonradan ortaya çıkan yanlış bir kullanım büyük ihtimalle. Ya da İneğe, öküze tapan kültürlerde bu hayvanı görüp de Türkçeye çevirirken çevirinin biraz fazla direkt yapılması sonucunda olmuş olabilir.)
Olay aslında büyük ihtimalle bu hayvanlara tapma değil de tüm bu hayvanlar "M" diyorsa bir bildikleri vardır gibi bir düşünce. Mi Acaba? Ma? Me? Mu? Mü?
Türkçede de hem olumsuzluk hem de soru için me kullanılıyor. (Çincede de mesela böyleymiş.) Ama şöyle bir düşününce Türkçe'de "m" ile başlayan kelimelerin çoğu Arapçadan geçme. Türkçe tan ekine karşılık gelen “min” kelimesi özellikle soru işaretleri uyandırıyor. Amin inanmaksa halihazırdaki anlaşılan şekliyle mantıken mümin, inanmayan veya sorgulayan olabilir mesela. Zaten kuranda inanmanın pozitif bir durum olduğu bir örnek yoktur. Fakat tersine örnekler boldur. (Allah ancak aranabilir. İman kelimesi Allah'ın açık hale getirdiği şeyler için kullanılır. Eğer böyle bir iman söz konusu olsaydı Allah peygamberlere kesin mucizeler göstermezdi. Örneğin Kuranda Musa'nın sadece kendisine gösterilen mucizelerden bahsedilmektedir. Kavram kargaşasından dolayı bu konuda sağlıklı bir iletişim kurmak da zor. Aslında söz konusu inanıp inanmamak değil. Allah'a inanmak söz konusu olabilir belki Allah, Tanrı'nın açık olan bir sıfatına karşılık geliyor olabilir ama şu anda özel isim olarak algılandığı için ve direkt Allah'ı algılayamadığımız için Allah'a iman anlaşılan şekliyle bir anlam ifade etmemektedir ama aslında olması gereken anlamıyla ifade ediyor olabilir. Mesela Allah aslında insanların doğuştan bildiği bir isim olabilir ama çocukluktan itibaren sürekli duyduğumuz için bunu da anlamak pek mümkün değil. Bu da zaten insanların Allaha inanmak derken esas kastettikleri şey değil ama yanlışlıkla doğru bir şey söylüyor da olabilirler.)